Manzaramda kuru ağaç, tepemde güneşle kaldım
Vaadedilmiş topraklardan çıkıp ilham aldım.
Sağım iyi, solum iyi, yoldaki bir Haşhaşi’yi
Takip edip rüyamda Hasan Sabbah’la kapıştım.
Kendime dönüş yolum, üzümden sek şaraba,
Serüvenden seraba, kukladan insana.

Arkadaşlık kurdum yalnızlıkla, selamlaştım hakikatle,
Uzaktan sevip, yakından dövüştüm.
İtici güç belli, gülerken öfkeli.
Kurdum bir terazi ham maddesi su ve toprak.
Ateş dansı başlasın, yumruklar sıkılsın,
İhtiyacın duvardan duvara temiz bir dayak.
Mevsimlerden yazım, fırtınada çukur kazdım,
Şakakta bir mermi kadar umursamazdım.
Şimdi nerde, şu an burda su dolu bir kutuda,
Zincirlerden kurtulmak isteyen sihirbazım.

Kırılsın kemik, çatır çutur ona fitim.
Yıkılsın evin, tuğla çelik ben kefilim.
Kıyameti kopar, karakolda bağır,
Herkes olsa kör sağır, ben arkandan gelirim.
Hızlı ya da ağır, villa ya da ahır.
Sen ıslıkla çağır, duymasam da dinlerim.
Keyif ya da kahır, iftar ya da sahur.
Besta taktik balistik savaşa hazır.

Doğru yolda kaçak yolcuyum, son kalenin burcu
Şekle girmeyen demirin tuncuyum.
Tekinsiz sokakta bir isimsiz,
Okyanusta dalgalara meydan okuyan bir salcıyım.
Bana kalan sana kalır, gibi masalsı bir tavır
Seçmek isesem de gerçek farklıdır.
Zaman mekandan, akıl bedenden bağımsız,

Ömer Hayyam anlatır, akciğer nefessiz kalır.
Bağlamaz beni, dua etmek için çok geç
Belinde bıçak, arkanda budist rahibi.
Bağlamaz beni, götürsün kan gövdeyi.
Ama bil ki benim zombi diyarının sahibi.

Kırılsın kemik, çatır çutur ona fitim.
Yıkılsın evin, tuğla çelik ben kefilim.
Kıyameti kopar, karakolda bağır,
Herkes olsa kör sağır, ben arkandan gelirim.
Hızlı ya da ağır, villa ya da ahır.
Sen ıslıkla çağır, duymasam da dinlerim.
Keyif ya da kahır, iftar ya da sahur.
Besta taktik balistik savaşa hazır.