Yüzünü astı mevsim, hüzne teslim oldu doğa
Zamana ağıt yakıyor ihtiyar bir şarkı radyoda
Günler kısa hikâyeler uzun, yazamam kalemim yorgun
Gözü ufukta bir denizci gibi, toprağın tenine vurgun
Üşütür bulutun nemi, şarabın buğusu, ömrün demi
Zamanın eşiğinde durup seyrediyorum tüm âlemi
Bir manzaraya tuval olmuş yaşlı gözlerimin içi
Bulutlar ağlamaklı gökyüzünde kırlangıç göçü
Dalları keder açmış, sert rüzgârlara kırgın
Nehre bakıyor çıplak bir çınar sudaki aksine dargın
Soğuk bir veda ekilir topraklara
Güz adını yazar ölü yapraklara
Pus gözüme değer dalarım uzaklara
Kuşlar göçüp gidiyor sarılıp rüzgâra